Tanrı, ne kadar varlığı muhtemel bir güçse, ölüm de en az o kadar etkili bir güçtür. Ne ilk ölen, ne de son ölen olamayacağınız için, ne zaman, nerede, ne şartlarda öldüğünün de anlamı yok.
Tam bu satırları yazarken, telefonu çaldı.
-Komiserim yine.
- Geliyorum.
İnsan, ana rahmine düştüğü andan itibaren, bazı şeylere bağışıklık kazanmaya başlar. Bazı duyguları, bazı yetenekleri, anne karnında öğrenir. Bu farklıydı.
Bağışıklık, peşinde olduğu adama karşı devreye girmişti. "Sikimde değil" demiyordu ama, yine de artık istese de kafasını yoramıyordu. Aracınızın vitesini 5'den 4'e düşürmek gibi yokuşlarda. 4'den 3'e çekmezse.
Çekmiyordu artık. Kaçıncı olmuştu bu? 7 mi? 8 mi?
Olay yerine vardığında, yine her zaman olduğu gibi kuru polis kalabalığı ve çakar lambaları. Kabaca 20 kişi saymıştı. Ama bu 20 kişinin sadece 3 tanesi orada gerekliydi. Bir de kendisi geldi, 4.
Girdiğinde karşılaştığı manzara diğerlerinden farklıydı. İlk defa elini ağzına götürdü ve,
"Hassiktir, bu ne?"
dedi.
---------------------------
Birkaç saat önce;
Kahvaltının ardından, kendisine bir kahve daha koydu. Sağ elinde, çok garip bir titreme vardı. Anlamsız anlamsız, radyodan gelen sesi ayırt etmeye çalışıyordu öğlen ezanının sesinden.
Kalkıp kapatsa mıydı? Komşular, müzik sesini duyduklarında onu ayıplar mıydı?
Hafif kıstı.
Elinde kahvesi, cama doğru yöneldi. Pencerenin tam aşağısında her zaman saçma bulduğu bir kahvehane vardı. Birkaç yaşlı adam, gri ceket, bol, gri pantolon ve bastonlarıyla tıngır mıngır ilerliyordu camiye doğru.
"Büyük ihtimal yetişemeyecekler" diye geçirdi aklından.
Ezan bitince, müziğin sesini biraz daha açtı.
Neşet Ertaş'ı her zaman sevmişti. - http://www.youtube.com/watch?v=3Ndi5RbSq9c
Dinledi ve yola koyuldu yavaş yavaş.
Sigarasını sardı, kulaklığını taktı, sırt çantasını aldı sırtına ve kahvenin önündeki yoldan sağa doğru uzanan yokuşa ilerledi.
1, 2, 3, 4, hah 5. ev.
Sakin, sakin girdiği bina, geçenlerde tanıştığı bir arkadaşının evinin de bulunduğu bina. Sadece 5 bina ötesinde karşı caddesinin.
Dövme sanatçısı bir kadın. Aslında hoşlanıyordu ondan.
Ama ölecekti o da. Zavallıca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder