6 Temmuz 2013 Cumartesi

Herkes Ağlatır Tombulları


Önce play tuşuna bas.


Pencereden dışarıya baktım arkadaşımın evindeyken, kafamı dışarı tam çıkartmayarak. Karşı penceredeki kadın, yemek sandalyesinde oturan küçük çocuğun ağzına bir şeyler tıkıştırıyor idi. Dar sokakta çocuklar 12 oynuyordu. Anne olup da oyundan çıkan tombul çocuk, ellerini çenesine koymuş, üzgün üzgün izliyordu.

Hayat, devam eder.

Yaşlı adam, çocuk gürültüsünden nefret ede ede penceresi açık oturmaya ısrar eder mesela.
Mama sandalyesinde, annesinin yedirmeye çalıştığı saçma sapan mamayı yememek için çırpınan bebek, büyümeye devam eder. Mahallenin gençleri, çekirdek çitlemeye devam edecek kesinlikle. Her gün işten eve giderken çocukların futbol oynadıkları yoldan geçen genç adam, topları sekse de vursam diye heves etmeye devam edecek.

Kahvenin kapısındaki adamlar, sigara içerken gelene geçene bakmaya, çok samimi olduklarına laf atmaya devam edecek. Mahallenin tombul çocuğu hep anne olacak mesela elemeli oyunlarda. Kızlar, merdivende oturmaya devam edecek, büyüdüklerinde yapmak istediklerini hayal ederek.

İş bulacak mesela bu sokaktaki her çocuk. İşten ayrılacak mesela. Ya da atılacak. Aşık olacak, aşık edecek, reddedecek, reddedilecek. Ağlar belki tombul olan.

Savaşlar çıkacak. Erkekler belki oraya gidecek. Bazıları gitmek istemeyerek gidecek, bazıları gitmek isteyecek ama gidemeyecek. Yine ağlayacak tombul olan.

Hep tombul olanlar mı ağlar? Yoksa en çok onlar mı ağlıyor? Yoksa ağlayanlar tombul mudur?

Çok mu karıştı?