2 Temmuz 2013 Salı

Pire


İnsan, çeşitli evrelerden geçerek büyür ve olgunlaşır. Bebeklik ve dönemleri, çocukluk ve dönemleri, ergenlik ve dönemleri, gençlik ve dönemleri, orta yaş ve sendromları, olgunluk, yaşlılık ve dönemleri. Bence böyle olmalı.

Ben, kendi adıma bu dönemlerin sadece 3 tanesini yaşadım. Bebeklik ve dönemleri, çocukluk, olgunluk.

Yaşım 30'dan az olmasına rağmen budur durum.

Ben pirelenmiştim ilkokul yıllarımda. Aslında onu anlatacaktım. Yine karıştırdık frekansları.

Büyüdüğüm mahalleyi daha evvel anlatmıştım. Hayatım boyunca unutamayacağım, unutmama zihnimin izin vermediği her şeyi o mahallede yaşadım diyebilirim. İlk kez o mahallede seviştim mesela. İlk kez o mahallede düşüp dirseğimi yardım. İlk kez o mahallede ağzım yüzüm kan içerisinde mahalle kavgalarından döndüm. İlk ve son kez o mahallede pirelendim.

Bir sabah uyandık. Akatlar tarafında o zamanlar BJK Kolejinin toprak, kocaman bir sahası vardı. Oraya top oynamaya gitmek için 1 saate yakın yürürdük. Yine yürümeye başlayacakken o sabah sokaktaki terk edilmiş dükkandan leş gibi bir koku geldiğini hissettik.

Nedir? Ne değildir? derken biz yolumuza baktık. Gittik. Top oynadık, kel hocanın gözüne girmeye çalıştık. Ama bizi hiç seçmezdi takıma. Yine seçmedi.

Eve geldik öğleden sonra.

Yine o terk edilmiş dükkanın önünden geçerken koku duydum ben. Ama çok ağırlaşmış bir koku. Dayanamadım. Hafif aralık bir camı vardı. Ağzımı ve burnumu t-shirt ile sardım iyice. Bir cengaver edasıyla girdim o kırık camdan içeriye. Altımda şort, ayağımda futbol ayakkabısı.

Girmez olaydım...

Hayatım boyunca unutamayacağım o anı yaşamamış olsaydım keşke.

Dükkanın zeminine ayağımı basar basmaz annemin bağırışlarını duydum ben zaten.

- "Oğlum! Girme"

Girmiştim bir kere anacığım...

Girdiğim anda, yerde yatan ölmüş kedi yavrusunu gördüm. Detaylarını anlatmayayım, ama halen gözümün önüne gelir arada sırada.

Vücuduma bir şeyler çarpıyordu sanki.

"Pıt, pıt, pıt, pıt pıt pıt pıt pıt pıt pıt"

Hemen kedi yavrusunu falan bırakıp kendimi dışarı attım. Gözlerimi açamıyordum. Nefes alamıyordum. Belki de binlerce pire. Hepsi üzerimi kaplamış...

Bak yine kaşıntı tuttu.

Kapının önünde annem belirdi birden bire. Herkes benden kaçıyor. Annem hemen eve gidip balkondan hortumu sarkıttı. Beni çağırdı o tarafa doğru. Üzerimde pirelerle yürüyorum adeta kahraman gibi. Öküzlük işte.

Gittim. Annem bana su sıkmaya başladığı anda pireler teker teker düşmeye başladı. Bir yandan da etrafa su sıkıyor ki yerde de yaşamasınlar. En sonunda ben can havliyle altımdaki şortu da çıkarttım.

Altımda mavili bir don var. Herkes bana bakıyor mahallede. Donu da çıkarttı annem bir anda. Ne yapacağımı şaşırdım. Çıplak halde tüm mahallenin gözü önünde ıslatılıyor, bir yandan da gülüşlerine şahit oluyordum.

Evden 1 ay çıkmadığımı hatırlıyorum.

Şimdi düşündükçe yine kaşındım. Duş alayım da kendime geleyim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder