Siz hiç babanızın dedesini gördünüz mü? Ben gördüm. Köy yerinin inanılmaz sıcağında her öğlen namazı öncesi kocaman elektrik hattının vızıltısının da eşliğiyle beklerdik gelmesini.
Hiç şaşmazdı. Güneş ne zaman tepeye vuracak gibi olsa eskiden taşlık olan o yoldan paytak paytak yürürdü. Yaz kış ceketini çıkartmayan köylülerdendi benim büyük büyük babam. Bizim beklediğimizi görünce her gün hiç sektirmeden gök mavisi gözlerinden birkaç damla yaş süzülür;
- Ah yavrularım. Beni mi beklediniz siz bugün de?
diye sorar, siyah avuç içleriyle gözlerini ovuştururdu.
Siz; "kocaman sarılmak" diye bir şey duydunuz mu hiç?
Ben ona her gün kocaman sarılırdım. Belki de ucunda çikolata var diyedir ama çocukluğun verdiği masumiyetin altında bunun gizli olduğunu düşünmüyorum.
Cebini eline atardı ezanın okunmasına yakın benim büyük babam. Aylarca alışmamışız gibi;
- bilin bakalım bu cebimde ne var?
diye sorardı. Her Allah'ın öğleni. Her gözünü hafif yaşlandırdıktan sonra.
Kısa şortum ve atletim vardı onu son ayakta gördüğümde. Bizi orada kocaman bir viraj var. Çok da tehlikeli. Yine orada bekliyoruz biz büyük büyük babam gelecek diye.
Mor çikolatanın adı neydi ya? Hani böyle minnacık bir çikolataydı.
Neydi o?
Hobby tamam.
O gün çikolatamızı aldık yine. Namaz kılmaya gidiyordu yokuş aşağı paytak paytak. Ardından baktığımı hatırlıyorum.
Kocaman sarılmak isteyip istemediğimden emin değilim.
Biz o gün İstanbul'a döndük. Döndükten bir hafta sonra 85 yaşındaki koca dedemi hastaneye kaldırmışlar. Biz de gitmiştik tabi hemen. Konuşuyor, algılıyor ama acı çekiyor gibiydi. Nedendir bilmem, doktorlar su içmesini yasaklamıştı birkaç saatliğine. Bir de çok sevdiği cigarasından uzak kalacak bundan böyle diye tekrarlamışlardı.
Büyük babamın öleceğini ilk defa o zaman anlamıştım.
Çünkü bir keresinde; "ben bu cigarayı içmezsem ölürüm" demişti.
Son anlarında sayıklarken ve odada hiç kimse yokken bir pamuğu suya bandırıp dudaklarına sürmüştüm. Sonra baktım ki gerçekten ölmek üzere, 7-8 yaşındaki ben annemin çantasındaki sigaradan bir tane alıp dudağına koymuştum.
Yaktım.
Çekmeye çalıştı, gücü yetmedi. Parmak ucumla tutup destek verdim çekebilsin diye.
Çekemedi.
- "Dur koca dede oda kokmasın camı açacağım" diyerek koşa koşa camı açmış, sigarayı üstüne düşürmeden yetişmeye çalışmıştım.
Kıymetlisi cigaradan birkaç nefes aldıktan sonra korkudan aldım ve camdan attım. Keşke atmasaydım diyorum bazen.
Neyse.
Bir zaman sonra öldü koca dedem.
Onunla hiç fotoğrafım yok. Sonrasında bana kimse Hobby almadı. Kimsenin gözleri onunkiler kadar mavi değildi.