20 Haziran 2017 Salı

Haftaya Müzik - İkiye On Kala


2 sene önce...

Eline bir kağıt, bir de kalem aldı. Gece olunca kapanan kahvehanenin sobaya yakın masalarını birleştirip yatardı. Üzerinde atlet vardı, altında adi bir eşofman. Üşümemesi yeterliydi. Kahvehanenin sahibi İhsan abi onu severdi. Geceleri orada kalmasına izin verirdi. Hem yardımcı da oluyordu akşamları.

Sigara paketinden iki tane çıkartıp, birini yaktı diğerini küllüğün yanına koydu. Hazır olsun istiyordu sanki. TV açıktı. Televizyon, bir kafesin içindeydi çalınmasın diye bir önlem olarak.

Kalem ve kağıt aldı. Masalardan birine oturdu, kağıdın altına gazete koydu çünkü yumuşak oluyordu kahvehane masaları.

Biricik; diye başladı. Olmadı.

Sevdiğim; diye başladı. Olmadı.

Boşverdi.

Ortalardan başladı.

Bir takım sıkıntılar var.

Bazı sıkıntılar oldu, sana bahsedemedim. Seninle güzel, mutlu anlar yaşıyoruz ama biz acıya alışkın olduğumuzdan, bastırmışız onları.

Sana anlatamadığım sıkıntılar oldu Biricik. Bazı dertler geldi başıma.

Geçenlerde bizim İhsan abinin oğluyla biraz turladık. 94 model bir araç almış, tur atalım mı dedi attık. Hoşuma da gitti.

Seni düşündüm.

Güldük. Tur attık sokaklarda, bir de gidiyor meret eski olmasına bakma. Güldüm çoğu zaman, seni düşünüp. Televizyon izlemeye alıştım senden uzaktayken. Kahvede sürekli açık oluyor, koca koca adamlar bazen evlendirme programları, bazen de suçluyu arayan kadının programını izliyoruz. Günümün tamamını kahvehanede geçirmiyorum. Bazen hamallık, şoförlük gibi işler çıkıyor. Bazen küçük tamiratlara gidiyorum. Harçlığım çıksın diye uğraşıyorum. Sağ olsun İhsan abi kalacak yer veriyor ya, bir de ona yardım ettiğimde cebime para da koyuyor.

Sana anlatamadığım sıkıntılar oldu Biricik. Farkındaysan hastalığının ne durumda olduğunu sormadım henüz. Soracağım ama daha var.

Seni çok merak ediyorum Biricik. Sensiz olmuyor. İyileş diye gerekli parayı toplayamayacağımı bilsem de beraber açtığımız banka hesabına her gün ne kazanırsam, bana ne kaldıysa atıyorum.

Birazdan şimdiye kadar attığımız en yüklü miktarı yatıracağım banka hesabına. Sakın şaşırma olur mu güzel sevgilim? Ben kazandım onu. Sen iyi ol, hemen ayağa kalk, benimle birlikte gül, benimle birlikte eğlen, benimle evlen diye kazandım.

Seninle tartışmayı, seni kızdırmayı özledim Biricik. Dün İhsan abinin oğluyla Beşiktaş'a gittik. Şu futbol takımı da olan yer hani sana anlatmıştım hatırladın mı? Cebinde 300 TL varmış. Vitrinde bir elbise beğendi, sevgilisi için aldı. Başka da parası kalmadı. O elbise en güzel sende dururdu ama şimdilik sen iyileş de beraber bakalım diye bekliyorum.

Hastalığın ne durumda? Mide bulantıların geçti mi? Gözlerin kararıyor mu? Her şeyi çok merak ediyorum. Halen daha dağ kekiği kokuyor musun? Hatırlıyor musun beraber parfüm yapıyorduk sana. Boynuna sürdüğünde buram buram kekik kokuyordun.

Beyaz boynuna...

Seni çok özledim. Yemeklerini de özledim. Günlerdir tost yiyorum ama kilo bile aldım beni merak etme sakın. Yarın sana bir telefon alacağım, bir de hat dedikleri bir kart. Artık onunla konuşabileceğiz. En azından sesine doyabileceğim.

Çakır'ı da çok özledim. Halen mahallede terör estiriyor mu? Onu ilk bulduğumuz günü hatırlıyorum. Çakır gözlü siyah bir yavruydu. Şimdi terörist oldu.

Seni seviyorum Biricik. Ne yaparsam yapayım, senin için yapıyorum. Allahın izniyle paramızı daha kısa sürede toparlayıp, seninle Amerika'ya gideceğiz. Ama öncelikle seni buraya aldıracağım önümüzdeki ay. Burada Cerrahpaşa diye bir hastahane var. Hani kasabadaki doktor da bahsetmişti hatırladın mı? Onlar da bir görsün seni Biricik.

Kekik kokulu sevgilim. Her şeyi senin için yapıyorum. Sen ve geleceğimiz için yapıyorum.

Seni seviyorum. Gözlerinden aşkla öpüyorum.

Sözlün

Mektup yazmayı bitirdikten sonra kendisine bir çay doldurdu. Kazanı kapatıp yatmak üzereydi ama son bir sigara içmek için bekledi. Yeni aldığı telefonun tuş kilidini açtı, bir şey yapmadan geri kapattı.

Masaya koydu, sigarasından bir duman çekip başını ellerinin arasına alıp düşünmeye daldı.

Anlatması gereken o kadar çok şey vardı ki. Kime nasıl anlatabileceğini bilemiyordu. Kalbi çamur tutmuştu. Bembeyaz kalbi, birkaç ayda şartlar öyle gerektirdiği için çamur tutmuştu.

Hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bilerek ve bunu kabullenerek masaların üzerine kurduğu garip yatağa kıvrıldı.