İçeri girdi. Hiç beklemediği şekilde sıcak geliyordu burası ona. Eskisi gibi soğuk duvarlar, soğuk dekorasyon, soğuk ışık ama garip bir sıcaklık.
Balkon kapısının hemen karşısında güneşi ilk karşılayan duvarda Ali'nin resmi vardı. Önüne kadar gitti;
- "Benden utanır mıydın?"
Cevap vermedi Ali.
- "Utanırdın değil mi?"
Yine cevap vermedi Ali.
Sanki oradaymış gibiydi ama orada değildi Ali. Kadınları gibi. Orada gibi ama değil. Ali'nin kadınlarından tek farkı cevap da vermiyor olması.
- "Koskoca Ali'sin. Cevap vermemen normal tabii ki" diye homurdandı korka korka.
Sigara sardı, yakacağı sırada yine Ali'ye baktı. Bu kez göz göze gelmişlerdi sanki.
Arkasını döndü. Utandı, sigara içmek istemedi gözlerini ona dikmişken.
Sigarasını yaktı. Telefonu çaldı.
Bekliyordu zaten bu telefonu. Ali'ye baktı, bakmıyordu artık ona.
- Alo
- Alo, merhaba hayatım hazırım, bekliyorum.
- Merhaba, tamam hemen geliyorum.
Galoş aldı ardiyeden. Bir de eldiven. Pudralı olanlardan. Diğerleri terletiyordu ellerini.
Kulaklığını taktı.
Değişik bir ezgi. Kendisini rahat hissetmesini sağlayan harika bir ezgi.
Yürürken bir sigara daha sardı.
Yukarıda bir kısım daha var. Bu da ikinci kitaba ait. Büyük ihtimal böyle böyle tüm yazdıklarımı burada paylaşmış bulacağım kendimi :)
Kulağındaki ezgi;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder