Anouar Brahem ezgileri kadar sakindi hayatı son günlerde. Hayatı belirli bir rutine oturmuş katil olur mu? Oluyordu bak. Bal gibi de oluyordu.
Kulaklığından duyulan ses umurunda değildi. Anouar Brahem ezgisi hayatında ne fark eder. Adımlarını hızlandırdı, Brahemin ezgilerinde olduğu gibi, aniden...
Sonra yavaşladı boşluğuna giren ince sızıyla. Harika bir sızı. Bayılırdı buna aslında. Elinde kitabı, başında beresi, kulağında kulaklığı ile yürüdü. Yanından geçen kadın ona baktı. Gülüştüler sadece 3 saliseliğine.
Yürüdü...
Bankta öpüşen sevgilileri uyarmaya gelen zabıta bile yavaşlatmadı onu. Otobüs durağındaki yalancı dilenciler bile dağıtamadı dikkatini.
Kahve Dünyası görünüyordu uzaktan. Heyecanlandı. Dik yürür, adımlarını sağlam basardı. Yine öyle yaptı.
Her zamanki yerine doğru yürüdü.
Saat tam 18:48.
"Oha! tam zamanında gelmişim."
Bülent girdi kapıdan. Günden güne eriyen adam.
Sakalları ve kısa saçıyla adeta bir Çeçen Mücahid Bülent.
Her zaman oturduğu masaya oturdu Bülent...
Karşısında aynı yüz...
"Ooo merhaba" dedi Bülent.
- Merhaba.
---------------------------
Rutin hayatlı katil...
Sadece 1 saniyede bunları düşündü;
Katilim, beni arayan adamla yan yana masalarda kahve içiyoruz. O puro içiyor, ben tütün. Hesaplarıma göre 1 hafta içerisinde aynı masada ya tütün içeriz beraber ya da puro.
Hassiktir ya...