Mahallede ilk Atari benimdi. Evde televizyon yokken, Atarimiz vardı.
Babamın godoman bir akrabası vardı. 90'larda Volvo sahibi bir adam. Şimdilerde vergi kaçırmaktan ötürü hapis cezası varmış ama kaçıyormuş. Kaçak yani. Hatırımda kaldığı kadar tarif edeyim.
Uzun boyluydu. Amerikan vari bir ses tonu (hani şu gırtlaktan konuşulan), yarı İngilizce, yarı Türkçe konuşurdu. Hafif kilosu da vardı ama uzun boylu olduğu için yakışırdı. Adı Ali'ydi.
Neyse. Bir bayram arefesi bize geldi. Elinde poşetlerle gelirdi genelde. Babam, yiyecek getirilmesini sevmediği için, saygı gösterir, hiç yiyecek getirmezdi. Elinde dikdörtgen bir kutu. Biliyorum aslında ne olduğunu ama bir yandan da TV bakıyorum arabada falan mı diye. Koydu ortaya, "ulan Atari bu" diye bağırmış olabilirim. O anda TV çıktı tabii ki aklımdan.
"Ne güzel oynarız, ne güzel dövüş ederiz" diye diye haykırıyorum evde. A-TA-Rİ ulan. Teknolojinin son harikası ellerimde.
Sonra sonra aklıma yeniden TV geldi.
"Lan" dedim, "nasıl oynayacağız bunu?"
Babama "TV al" desem, adam ekmeği zor sokuyor. Yaş küçük ama bencil düşünme yok lugatmızda. Karadenizli bir Anne, disiplinli bir Baba tarafından büyütülmüşüz sonuçta.
Baba alamaz TV'yi, Ali Amca da böyle büyük bir şeyi zaten almış, bir de TV alsa, Babam da erkek adam. Aile Babası. Ben olsam ben de almam. Ama düşünememiş TV olmadığını.
Neyse, kimseye söylemiyoruz Atarimiz olduğunu. Alan var, alamayan var hesabı yapıyoruz. Hani 90'larda dini sohbet yapmak için gizli gizli, tek tek girilen evler vardı, belki hatırlarsın.
Dayımlarda TV var, dayım falan "tamam" demiş.
Hava kararınca sadece Cuma ve Cumartesi geceleri oynamamıza izin vardı. Kimse görmesin de özenmesin diye yokuş olan sokakta aşağıya doğru koşar, en alttaki binaya ışık hızında girer, 3. kata çıkardım. 5 dakika sonra da abim gelirdi. Sabaha kadar dövüş ederdik Atari'de.
Kimse bir şey demezdi.
Sonra eve, Grundig marka bir TV aldı babam. Onda oynamaya başladığımızda tüm mahalle bize gelir, sırayla Atari oynardık. Sarı kola içme hakkımız vardı. Arkadaşlarımızın anneleri falan gelir, arkada sohbet edip bisküvi yer, biz de önde bisküvi, sarı kola ve Atari ile çocukluğumuzun son günlerini geçirirdik. Sonra sonra, herkes tarafından alınabilir bir alet olmaya başladı Atari. Bir sürü çeşidi çıktı. "999999 in 1" kasetler falan çıkmaya başladığında ise artık bize kimse gelmez olmuştu.
Çok sonraları, şu, karışık dönemlerde; karşı komşularımızın oğulları, sokağımızdaki başka çocuklar falan bu olaylar içerisinde olmaya, aileleri tarafından zorlanmaya başlandı. Dün Atari oynadığımız çocuklar, artık akşamları zikir çekmeye gider, geri kalan zamanlarda da Fazilet Partisinin falan delegesinde abileriyle çay içmeye başladı.
Kopuş o kopuş. Eski mahalleme gittiğimde, bazen denk geliriz. En son hatıram, oynadığımız Atari, içtiğimiz sarı kola heriflerle. Selam vermeyiz, almayız. Sakallı falan olmuşlar. Uzun baya.
Herkes gibi bir çocukluk geçiren kişiler, en sonunda çok değişik bir hale bürünebiliyor.
Çeşit çeşidiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder